Evet, başlıktan görüldüğü gibi, heyecan ve olumlu düşüncelerimle gittiğim Limonlu Bahçe, malesef tam bir fiyaskoydu.
İstanbul'un göbeğinde, güzel bahçesi ve keyifli ambiansıyla çokca övülen, bahsi geçen ve pek çok kişinin güzel yorumlarda bulunduğu bir yer(di) Limonlu Bahçe. Ta ki dün kendim gidip görene kadar. Bahçesi gerçekten güzel, kocaman. Onca beton ve kalabalığın arasından sıyrılıp öyle bir mekana girmek hoş. Malesef, hoş dekoru dışında bolca eksileri var.
Öncelikle nedir o astronomik fiyatlar Allah aşkına? Geçenlerde Suada'ya gittiğimde gördüğüm fiyatlarla hemen hemen aynı menüdeki herşey. Suada'da küçük 0,33 lt'lik suya biçilen fiyatın 10 TL olmasına hayret etmiş ve saçma bulmuşken, aynı şeyin Limonlu Bahçe'de olması kabul edilebilir değil. Suada en azından gerçekten farklı, ambians nefis, manzara güzel, vs. Senin ne özelliğin var, ey Taksim kafesi?
Neyse esas kızdığım nokta, fiyatları değil. O fiyatlara karşılık gelen korkunç yemekler. Menüdeki ismiyle "Çerkez Peynirli Salata", önüme konduğunda bir de baktım, isli, füme ve garip bir peynir olmuş. Söylemem gerekir ki, kesinlikle füme veya isli peynir/et yiyemiyorum. Oradan büyük bir eksi puanı aldılar. 5-10 parça kocaman ot, bir avuç malzeme ve iğrenç bir "dressing sos" şeklinde gelen salatam, kesinlikle fiyatına layık değildi. Öyle bir paha biçiyorsan, önüme doğru düzgün yenilesi bir yemek getir lütfen. Hadi canım. Etti ikinci eksi. Salatamın içinden çıkan kocaman sinek ölüsü ise koskocaman bir üç!
Çok çıngar çıkaran biri olmamamdan ötürü, tabağımı sadece "tırtıklanmış" halde geri verir ve hesabı isterken, hem peynirler, hem de sineği belirttim. Sineğe "hmm" yorumu, peynire ise "biz onu özel ızgaralarda isliyoruz, menüde de yazar" (aslında hiiç de yazmaz) şeklinde tamamen sallama bir yorum yaptıktan sonra, ne özür ne birşey. Döört!
Al canım sana sıfır bahşiş, bir daha da ne gelirim, ne öneririm.
0 comments:
Post a Comment