Yaklasik birkac ay once, sevgili arkadasim Meltem, Paris'e gitmeye hazirlanan arkadaslari icin sehirle ilgili temel bilgileri iceren, gidilecek yerleri ozetleyen, turist rehberi niteliginde bir yazi yazmis ve bana gondermisti. O zamandan bunu blogda paylasmaya karar vermistim; gunu bugun oldu. Paris'e yolum dustugunde mutlaka elimde bu yazinin bir kopyasiyla gidecegim.
Ilgilenenlere guzel bir kaynak olsun; Paris'e selamlar!
Beklesin, ben de gidecegim firsat bulunca!
Genel
Bilgiler:
Şarap iç. Öyle 20-30 euro vermeye bile gerek
yok, marketten 5 euro’ya alacağın şarap bile gayet güzel çıkacaktır. Özellikle
altın madalya etiketi olan (médaille d’or) şaraplarda yanılma ihtimalin yok.
Metro ve RER farkı: Metro bildiğimiz metrodur,
haritada renkli gözükse de esasen numaralarla isimlendirilir. RER ise banliyö
trenidir, metroyla kesiştiği istasyonlar olsa da RER daha karışıktır, yönü,
saati, birkaç kola ayrılması gibi sıkıntıları vardır, bence uzak dur.
Binebileceğiniz tek RER, Musée d’Orsay’e gitmek için RER C olur, onda da çok
istasyon gitmeyin derim.
Metro için 10’luk biletler satılıyor, daha
ucuz oluyor. Metroya bindim diye bileti atma, çıkarken de okutman lazım.
Normalde gişelerden geçerken kimsenin umrunda olmaz bileti var mı diye, ancak
metronun içinde kontrole denk gelip biletsiz yakalanırsan 50 euro bayılırsın
haberin olsun.
Pazar gününe dikkat. Biliyorsundur tabii ama
hatırlatmakta fayda var, Pazar günü her yer kapalı oluyor.
Rivoli dediğimiz cadde Paris’in ana caddesi
gibi bir şeydir. Place de la Concorde’dan başlar, gider de gider. Üzerinde
Louvre vardır, Chatelet vardır, Hotel de Ville vardır, St. Paul vardır. Tüm
bunlara metronun 1. hattı gider. Bu yüzden 1. hat en turistik hattır,
üzerindeki çoğu yer görülmeye değer.
Gezilecek
Yerler:
1)
St. Michel
St. Michel’de bir meydanda iniyorsun. Bu
meydandan pek çok yere gidilebilir.
Nehre yüzünü dönüp, köprüden karşıya geçip
biraz sağa gittiğinde Notre Dame
kilisesini gezebilirsiniz.
Nehre yüzünü dönüp sola doğru yürümeye
başlayabilirsin. Sağında göreceğin ilk köprü olan Pont Neuf, Paris’in ilk köprüsü. “Neuf” hem dokuz, hem de yeni
anlamında geliyor Fransızca’da, bu yüzden yeni bir köprü sanılsa da aslında
dokuz ayağı olduğu için öyle deniyor. Biraz daha ilerleyince yine sağda Pont des Arts köprüsü de romantik
köprü. Genelde insanlar burada oturup şarap içerler. Köprünün tellerindeki
kilitler de aşk sembolü. Gerçi burada içki içmek yasaklandı ama insanlar yine
de içiyor.
Nehre arkanı verip, karşıdaki geniş caddeden
yukarı doğru yürüyebilirsin. Burada dükkanlar var, güzel de bir cadde. İyice yukarı
doğru yürüyüp, göbeğin olduğu yerden sola, Rue Soufflot’ya dönünce Panthéon’a gidebilirsin. Aşağısında
Jean Jeacques Rousseau ve Voltaire’in karşılıklı mezarları vardır. İçi de epey
güzeldir.
2)
Le Marais
St. Paul durağında indiğinde Le Marais dediğimiz mahallenin ortasına
düşmüş oluyorsun. İlk önce Village St.
Paul dediğimiz yere gitmenizi tavsiye ederim. Rue St. Paul’den girip dümdüz
giderken sağınızda kalacak. Belirli bir girişi yok, minik kare bayraklı
sokaklar görünce oradan içeri gir, içerisi labirent gibi zaten. Sevimli
mağazalar vardır burada ıvır zıvır satarlar.
Daha sonra başladığınız yere geri dönüp Rue
Malher’e girin, oradan ilerleyip sola sapıp ara sokaklarda kaybolun. Gay
mahallesi olduğu için, kocaya dikkat.
3)
Chatelet
Her ne kadar St. Michel’e göbek dediysem de, Chatelet merkezdir. Hele bir metro
istasyonu vardır ki bütün hatlar kesişir. Hatta en büyük metro istasyonu gibi
bir şeydi sanırım dünyada.
15 çıkışlı metronun 1. çıkışından çıkıyorsun.
Aman ha iyi takip et. 1. çıkış Rivoli’ye çıkarır, ki bu da Paris’in en ana
caddesi. Etrafta bir sürü mağaza göreceksin. Maalesef orada olduğun zamanda
indirimde olmayacaklar, ama yine de alışveriş için daha iyi bir yer yok.
Mağazalara baktıktan sonra Mc Donalds, H&M ya da C&A’den herhangi
birini soluna aldığında, Rivoli’den
dümdüz ilerle. 3 dakika yürüyünce biraz ötede Hotel de Ville olacak, Paris Belediyesi yani, çok güzel bir
binadır. Hotel de Ville’in Rivoli’ye göre karşısında BHV diye bir mağaza vardır, burada pahalı şeyler satılır, alt katı
Bauhaus gibidir oraya inmene gerek yok ama genel olarak gezinebilirsin. Hatta
ilk katta satılan kocaman şapkaları bulup onları deneyebilirsin benim için.
Çaktırmadan fotoğraf çek, yoksa kızabiliyorlar.
4)
Les Halles
Chatelet’nin yakınında Les Halles adlı yarı açık alışveriş merkezi bulunur. Bana hep
karışık gelmiştir ama değişiktir, görülmeye değer. 4. hattın Les Halles
durağında inerek direk göbeğine düşebilirsin. Buradan çıkıp Boulevard de
Sepastopol’ü geçerek dümdüz gidip Centre
Pompidou’ya gelebilirsin. Burası da benim şahsen çok çirkin bulduğum,
Fransızlar’ın da zamanında çok eleştirip sonra benimsedikleri garip mimari
eseri bir binadır, içinde çok hoş modern sanat sergileri vardır, gezmeye değer.
5)
Opéra Garnier & Galéries
LaFayette
Paris’in en zengin bölgelerinden birine
geldik. Opera durağında indiğinde azıcık kafanı çevirirsen Opéra Garnier’yi kaçırman mümkün değil. En sevdiğim binalardandır,
aslında gitmeden bir baksanız neler oynuyormuş, bilet falan alsanız çok iyi olur,
salonları da çok eski ve çook şıktır çünkü, kötü bir oyuna denk geldiğimi de
hatırlamıyorum. Ama bilet olmadan da içi gezilebiliyor, orada sorarsan yan
kapıyı gösterirler, tur ücretliydi diye hatırlıyorum ama yine de değer bence.
Göbekte Opera binasına yüzünü döndüğünde
sağdaki sokağa (Rue Halévy) girince dümdüz gidersen Galéries LaFayette’e gelirsin, ki burası da en pahalı alışveriş
merkezi, Paris’in Harrods’ı gibi düşün, mutlaka gitmek lazım.
6)
Eyfel Kulesi
Meşhur Eyfel
Kulesi hakkında söylenecek çok şey yok, ancak metro durağı isimleri seni
yanıltmasın, önce Trocadéro’da inip kuleyi elinde tuttuğun meşhur
fotoğraflardan çektir, sonra merdivenlerden aşağı inip kuleye git.
7)
Arc de Triomphe
Arc de
Triomphe için Charles de Gaulle – Etoile durağında in,
Arc de Triomphe’un hemen önünde. Anıta çıkıp manzaraya bakabilirsin. Anıt
yaklaşık 10 caddenin kesişme noktasıdır ancak Champs-Elysées (Şanzelize) caddesi genişliğiyle kendini hemen belli
eder. Buradan aşağı yürüyebilirsin. Fazlasıyla turistik ve kanımca çok espirisi
olmayan bir yerdir ama gitmeden olmaz. Şanzelize’den yeterince aşağı yürürsen,
ki metroya da binebilirsin (Champs Elysees – Clémenceau durağı), Avenue Winston
Churchill’den sola sapıp ilerler ve karşılıklı iki saray görürsün. Bunlar Petit Palais ve Grand Palais, yani küçük ve büyük saray. Bu muhteşem binalarda
muhteşem sergiler vardır. Tavsiye ederim.
Avenue Winston Churchill’den ilerleyip
karşılıklı iki sarayı geçtikten ve Seine Nehri’ne ulaştıktan sonra, nehrin en
şık köprüsüne, yani Pont Alexandre III’e
varırsın. Burası da fotoğraf çektirme noktası.
Pont Alexandre’a girmeden Seine’in kenarından
soldan devam edip ikinci köprüye gelince sola saparsan Place de la Concorde’a gelirsin. Burada da Mısır’dan gelen obelisk
vardır.
8)
Montmartre – Sacré Coeur
En sevdiğim yere geldik! Montmartre. Anvers metrosundan inince yukarı doğru çıkan rue
Steinkerque’e sap. Zaten yeterince turistik, olmadı “Sakrekör??”dersen hemen
gösterirler. Buradan yukarı çıkarken zaten kafanı kaldırınca kocaman beyaz Sacré Coeur’ü göreceksin. Fünikülere
binerek yukarı çık, kiliseyi gez, önünde fotoğraf çektir. Daha sonra kiliseye
yüzün dönükken soldaki sokaktan gir, genel olarak solu takip et (ya da
turistleri), Place du Tertre’e
varacaksın. Burası ressamların olduğu meşhur meydan. Pandomimci de var.
Buralarda gezinebilir ve ara sokakları keşfedebilirsin çünkü muhteşemdir.
Kafelerin birinde oturup sıcak şarap da içebilirsin.
9)
St. Germain
4. hattın St. Germain-des-Pres durağında
inerek St. Germain meydanına gelirsin.
Burada Café de Flore vardır ki, Sartre, Camus, Boris Vian gibi yazarların çok
vakit geçirdiği ve çok meşhur olmuş edebiyatın kalbinde bir kafedir. Bu yüzden
orada kahve içilmez, çok pahalıdır. Les Deux Magots kafesi de aynı şeyin
soyudur =) Etraftaki başka bir kafede sıcak çikolata içmenizi tavsiye ederim.
Daha sonra kilisenin oradan Rue de l’Abbeye’den dümdüz devam edip Rue de
Buci’yi bul. Burası sağlı sollu kafe ve dükkanların olduğu çok güzel bir
sokaktır. Buci boyunca gittikten sonra bir dörtyol ağzı çıkar (hatta sokağın
köşesinde Tachen adlı bir kitapçı vardır ki mutlaka gir), oradan da Rue Saint-André des Arts’dan devam et,
sağına soluna bak, Paris havası solu. Sokağın en sonunda St. Michel’e
çıkacaksın.
10)
Place Monge
Place Monge metrosunda inip, Rue Lacepede’den
yukarı çık. Bu sokak seni Place Monge’a çıkaracak. Burada La Contrescarpe
kafesi en sevdiğim kafelerdendir. İçeride oturmanı tavisye ederim. Bu meydan da
sevilen gece çıkma yerlerindendir. Haftasonu akşamları sokakta gençler olur.
11)
La Bastille
Bastille Meydanı’na geldik, Fransız Devrimi’nin başladığı. Burası da güzel bir
meydandır, anıtı vardır, yeni Opéra
Bastille vardır. Opéra Bastille, Garnier’ye kıyasla çok moderndir ve
muh-te-şem bir sahnesi vardır. Eğer iyi bir operaya denk gelirsen çok şahane dekorlar
ve sahne düzenleri görebilirsin. Ama yapacak çok şey yok kanımca burada. Bar
isterseniz Opéra’nın solundan Rue de la Roquette’e girip, oradan ilk sağdan Rue
de Lappe’ı gezebilirsiniz gece. Gençliğin takıldığı barlar vardır daha çok,
uzun süre kalınca iyi oluyor ama turist olarak gitsem gecemi burada harcamam
şahsen.
12)
Musée de Louvre, Musée d’Orsay
Bu iki müzeye herkes gibi gideceksin nasılsa,
çok açıklanacak bir şey yok. Louvre
her ne kadar çok büyük ve etkileyici olsa Orsay
benim şahsi tercihimdir. Louvre klasik bir müzedir, arkeolojiden sanata her şey
vardır, eski bir gardan bozma müze olan Orsay’de ise Van Gogh, Monet, Rodin
gibi sanatçıların eserleri yer alır. Çok da iyidir çok da güzeldir =)
0 comments:
Post a Comment