July 26, 2012

LİMONLU BAHÇE FİYASKOSU

  No comments    
categories: ,
Evet, başlıktan görüldüğü gibi, heyecan ve olumlu düşüncelerimle gittiğim Limonlu Bahçe, malesef tam bir fiyaskoydu.

İstanbul'un göbeğinde, güzel bahçesi ve keyifli ambiansıyla çokca övülen, bahsi geçen ve pek çok kişinin güzel yorumlarda bulunduğu bir yer(di) Limonlu Bahçe. Ta ki dün kendim gidip görene kadar. Bahçesi gerçekten güzel, kocaman. Onca beton ve kalabalığın arasından sıyrılıp öyle bir mekana girmek hoş. Malesef, hoş dekoru dışında bolca eksileri var.

Öncelikle nedir o astronomik fiyatlar Allah aşkına? Geçenlerde Suada'ya gittiğimde gördüğüm fiyatlarla hemen hemen aynı menüdeki herşey. Suada'da küçük 0,33 lt'lik suya biçilen fiyatın 10 TL olmasına hayret etmiş ve saçma bulmuşken, aynı şeyin Limonlu Bahçe'de olması kabul edilebilir değil. Suada en azından gerçekten farklı, ambians nefis, manzara güzel, vs. Senin ne özelliğin var, ey Taksim kafesi?

Neyse esas kızdığım nokta, fiyatları değil. O fiyatlara karşılık gelen korkunç yemekler. Menüdeki ismiyle "Çerkez Peynirli Salata", önüme konduğunda bir de baktım, isli, füme ve garip bir peynir olmuş. Söylemem gerekir ki, kesinlikle füme veya isli peynir/et yiyemiyorum. Oradan büyük bir eksi puanı aldılar. 5-10 parça kocaman ot, bir avuç malzeme ve iğrenç bir "dressing sos" şeklinde gelen salatam, kesinlikle fiyatına layık değildi. Öyle bir paha biçiyorsan, önüme doğru düzgün yenilesi bir yemek getir lütfen. Hadi canım. Etti ikinci eksi. Salatamın içinden çıkan kocaman sinek ölüsü ise koskocaman bir üç!

Çok çıngar çıkaran biri olmamamdan ötürü, tabağımı sadece "tırtıklanmış" halde geri verir ve hesabı isterken, hem peynirler, hem de sineği belirttim. Sineğe "hmm" yorumu, peynire ise "biz onu özel ızgaralarda isliyoruz, menüde de yazar" (aslında hiiç de yazmaz) şeklinde tamamen sallama bir yorum yaptıktan sonra, ne özür ne birşey. Döört!

Al canım sana sıfır bahşiş, bir daha da ne gelirim, ne öneririm.

July 19, 2012

KOŞU

  No comments    
categories: 

Hayatim boyunca cok cesitli sporla ugrastim ve hicbirinde cok da zorlanmadim. 

Fakat bir spor var ki, kondusyonum ne kadar iyi olursa olsun, yine de beni zorluyor, bir turlu cikip rahat rahat dalagim sismeden tamamlayamiyorum! KO-SU. 3 saat boyunca baska birsey yapabilirim, ama yarim saatlik kosu beni darman duman edebiliyor. Gerci eskiden hic kosamazdim bile. Simdi en azindan yuruyusle karistirmak kaydiyla kosabiliyorum. 

Gecen sene Avrasya Maratonu'na girmeyi cok isteyip tarihini kacirmistim - dolayisiyla yeterince hazir da degildim. Fakat bu sene maratonda kosmayi gercekten cok istiyorum. 114 gun kalmis, 11 Kasim'da olacakmis bu seneki maraton. O zamana kadar kendimi hazirlamak icin pratige devam! Siz de ayni problemi yasiyor musunuz? Daha iyi ve uzun kosabilmek icin tavsiyeleriniz var mi?

Maraton ile ilgili detayli bilgi ve basvuru icin: http://www.istanbulmarathon.org/tr

BU ARA

  No comments    
categories: 
Bu aralar hayat epey hareketli geçiyor. Etkinlikler, değişimler, kararlar, hayaller vesaire gibi birçok şey aklımı ve zamanımı meşgul ediyor.

Mesela, normalde haftaiçileri dışarıya çıkmayı tercih etmeyen biri olarak ben, İstanbul'un güzel yaz etkinliklerine dayanamamakta ve her hafta is sonrasi bir festivalde boy göstermekteyim. Geçtiğimiz hafta Küçükçiftlik Park'taki Latin Karnavalı'nda Bebe ve BVSC, bu hafta İKSV Jaz Festivali kapsamında Santraİstanbul'da Sharon Jones & The Dap Kings dinlemekteydim. Sharon Jones müthişti, cok enerjikti - sahneye çıkan bir gencin, seyirciler arasındaki kız arkadaşına evlenme teklif etmesi de geceye renk kattı doğrusu.


Bir kartvizit albümü veya kutusu sahibi olmamın vakti geldiğine kanaat getirdim.



Mesela, California'da 1 veya 2 sene yaşamak ve bu esnada yeniden öğrenci olmayı çok istediğime karar verdim.

Mesela, bütün ertelediğim işlerin listesini çıkarıp hepsini sırayla halletmem ve evimden, eski ve kullanmadığım herşeyin ayıklanıp çıkarılması gerektiğine ve hatta bunların hepsini bugünden yapmaya başlayacağıma karar verdim.


Yarının Ramazan'ın ilk günü olması ve benim oruca takatim olmadığını bilmemle, ben de en sevdiğim şey olan tatlı-şekerli herşeyden bir ay vazgeçmeye karar verdim. Hayatımda hiçbir zaman uzun soluklu olarak (diyetteyken bile) başaramadığım birşey olduğu için (yalnizca beyaz sekerden bahsetmiyorum bu arada, sekerin her turlu formu - meyva sekeri haric) gerçekten zorlayacak, ama denemek ve başarmak için heyecanlıyım! 
Sekerle 30 gun testi!


Bu arada, evlerde toz olusumunu engelleyen bir aparat, icat birsey var mi Allah askina? Varsa parasi neyse vericem. Bitsin bu cile. 

Tez zamanda yeniden fotografa baslamaya karar verdim bir de. Analog cekicem oncelikle, makinami ve filmlerimi ozledim. 

Başka değişim beklentileri de var elbette, ama zamanı geldikçe yazayım onları da. 

Sevgiler!

July 10, 2012

HAPPY LIST

  No comments    
categories: 

Mutluluğun tarifini sorar dururlar ya hani - ve o tarifi vermek imkansızdır çünkü çok kapsamlı ve değişkendir. Mutluluk bence çokça şeyden oluşur, içeriği değişir ve yenileri eklenir durur.

Bu haftaki salı listesini, "happy list" olarak değiştiriyorum.
Son zamanlardaki 10 mutluluk:

1. Olası seyahatlere çıkma hazırlığı ve planları
2. Aileyle geçirilen sakin ve mükemmel haftasonu
3. Dalından toplanan erik ve kayısılar ve sürekli kayısı yemekten gına gelmemesi
4. Buzdolabımda duran buz gibi lezzetli karpuz
5. Tarçın'ın varlığı
6. Yağmurlu havaya şikayet ederken gördüğüm en güzel gökkuşağı/kuşaklarının çıkması
7. Ertesi gün tüm kaslarımı ağrıtacağını bilerek saatlerce spor yapmak
9. Camlar ve ışıklar açıkken eve sinek girmemesi
10. Dedemin, "canım seninle konuşmak istiyor kızım" diyerek rastgele aramaları

Ya siz?


July 1, 2012

NANE VE ŞEFTALİLİ YAZ KOKTEYLİ

  No comments    
categories: 

Mimosa ve sangria disinda hic kokteyl yapmisligim, hatta hic blender bile kullanmisligim olmamasina ragmen, epeydir bir yaz kokteyli denemek istiyordum. Bugun, yazin en sevdigim meyvalarindan olan seftali, kayisi ve son zamanlarda fazlasiyla tukettigim naneleri birlestirip, ferah ve kalorisi oldukca dusuk bir kokteyl denedim. Hicbir tarife bakmadan, evdeki malzeme ve ekipmanlari kullanarak ortaya birseyler cikti; hic de fena olmadi!

Malzemeler: 

*1 orta boy setfali
* 2 kayisi
* 2/3 sap taze nane
* 1 limon
* 1 1/2 su bardagi soda
*50 cl pembe sarap
*buzlar icin daha fazla taze nane

Buzlar icin: Buz kaliplariniza nane yapraklarini koyup uzerine su ekleyip dondurun. (Buzlari daha sonra su, limonata, ayran veya ice tea ile de icebilirsiniz, guzel bir aroma birakiyor!)
Kokteyl icin: Setfali ve kayisilari ufak parcalara dogradiktan sonra, nane yapraklari ile birlikte blendera atin. Pure haline getirdikten sonra sarabi, sodayi ve limonun suyunu ekleyip biraz daha karistirin. 





Denemek icin listeme yazdigim diger yaz kokteylleri burada: http://www.marthastewart.com/274560/summer-cocktails/@center/276959/cocktail-hour#/254598