January 28, 2013

BIR TURIST OLARAK ROMA {1}

  No comments    
categories: 
Yaklasik bir bucuk hafta once yazmayi planladigim postlar, annem ve kardesimin Istanbul'a gelmesiyle birlikte epey gecikmis oldu. Varsin olsun; bir haftadir piril piril, mis gibi yemek kokulariyla dolu ve kalabalik bir eve geliyorum isten sonra.  Aileyle olmak benzersiz!

Veee... Roma!
Internetteki yorumlari epey kafamizi kurcalasa da, Trevi Cesmesi'ne iki dakika mesafede olmasi ve cok makul olmasi gibi kritik sebeplerden dolayi Hotel Trevi'de kaldik. Konumu inanilmazdi. Her sabah - oglen - aksam Trevi'nin kalabaligi ve tabii ki cesmeyi gormek (klise mlise bilemem, cok etkilendim) cok keyifliydi. Boooolca yuruduk. Yuruduk, yuruduk. Ayaklarimiz aglayana kadar. Her sokaga girdik ciktik - ki bence bir sehri oyle gezmek guzel. Ilginc bisey: sokaklarda ara ara duvarlarin icine oturtulmus cesmelere rastliyorsunuz - suyun tadi cok guzel - ve biz hemen hemen hep cesmelerden su ictik. Sehrin ortasinda Pantheon gibi yapilara rastlamak gercekten ozel birsey.
Piazza'lar bulmaca gibi, o piazza senin bu piazza benim, hepsini gormeye calistik. Isimlerine bayildik.
Cogunlukla yagmurlu ve cirkin bir hava vardi; gunes actiginda mutluluktan uctuk. Sehir bir baska guzellesti.
Yemeler-icmeler bir sonraki post'a!

ROMA LISTESI

  No comments    
categories: 
3 gune sigdirilmaya calisilan bol gezmeli/yemeli/icmeli/yorulmali Roma gezisinden doneli neredeyse bir haftaya yakin olacak ama ben yazmak icin ilk kez oturabiliyorum. Toplamda (telefonlar haric) bin fotograf ile dondugumuz geziyle ilgili oyle cok sey var ki yazilacak ve gosterilecek, hepsini toparlamakta biraz zorlanacagim gibi gorunuyor, ama sansimi deneyecegim (Gerekirse sonradan edit yapilabilinir).

January 16, 2013

Bagpack Index

  No comments    
categories: 

Bugün arkadaşımdan bir mail geldi; ona da mail ile gelen, Bagpack Index diye bir çalışmayla ilgili. Araştırmayı ilk kim yapıp hazırladı, maalesef bilemiyorum, ama çok güzel olduğu ve çok anlamlı bir kıyaslama sunduğu için paylaşmak istedim (Kaynağına ulaştığımda mutlaka buraya not edeceğim). Tatil lokasyonları seçerken, şehirlerde gün başına harcayacağınız MİNİMUM miktardan yola çıkarak, bütçenize uygunluğunu kabaca anlamak için güzel bir ölçek.

Şehirlerin günlük turist maliyetleri çıkarılmış ve bu indexle şehirler pahalılık sıralamasına sokulmuş.

January 15, 2013

SALUTO ROMA!

  No comments    
categories: 

Pegasus'un mükemmel kampanyalarından birinde balıklama atladığımız Roma biletlerinin tarihine sayılı günler kaldı sonunda! 
Herşey hazır; Cumartesi'ye gün sayıyoruz! Tek birşey eksik: VİZELER. Hayırlısıyla İtalyan dostlarımızı, ülkelerini yemeyeceğimiz, akıllı uslu birer turist olup 3 gün boyunca yalnızca yemeye, içmeye ve gezmeye gideceğimiz konusunda ikna etmeyi başarırsak, o da olacak! Yahu çalışan insanlarız işte, bir Kanada ekonomisi gibi olmasa da, Türkiye'nin ekonomisi de sizinkine on basar durumda şu anda. Ne yapayım senin ülkende kalıp allah aşkına?! Schengen başvurularıyla ilgili daha neler demek istiyorum ama, susmayı tercih ediyorum şimdilik. 

Barış içinde geliyoruz sevgili İtalyanlar, verin artık pasaportlarımızı geri!



January 13, 2013

VİZYON'DAN

  No comments    
categories: 
Isin yaninda bir de final sinavlarimin yaklasmasiyla git gide asosyallesen ve yorgunluktan rengi solmus bir hale gelmistim. Dun sabah itibariyla son sinavimi tamamlamamla bir aylik donem tatilim baslamis oldu ve hayatimda bu kadar rahatladigim az olmustur desem yalan olmaz. 

Itiraf etmem gerek: universitedeyken sinavlara calisirken ve odev yaparken yaptigim butun mizmizliklardan utandim. Hem de nasil! Calisma ve ev gecindirme sikintisi olmadan, yalnizca ogrenci olma sorumluluguna sahipken sinavlar yaklastikca ne kadar mirin kirin ettigimi hatirliyorum da, cok ayip etmisim. Simdi bir yandan tum gun calisip bir yandan da aksamlarimi ve haftasonlarimi derslere, odevlere ve sinavlara ayirmam gerektigi zaman aklim basima geldi. Ozellikle bir calisan olarak en onemsedigimiz o Cuma aksamlari ve Cumartesi gunleri var ya, oturup kuzu kuzu evde makaleler okumak, efendime soyleyim, muhasebe calismak falan gerekince, sacimi basimi yolasim gelmisti. 

Cok sukur bitti sevgili okurlar. Bir ay boyunca yalnizca ise gidecegim diye oyle bir tatil hissine kapildim ki, gorseniz halime uzulebilirsiniz. Ama insan daha zoruyla karsilasinca oncekilerin kiymetini anliyor. Bu da bir ders diyelim; cok da uzatmayalim. 


Tatilim baslar baslamaz, uzun suredir gitmek icin sabirsizlikla bekledigim filmleri gormek icin sinemaya kostum: Life of Pi ve Silver Linings Playbook. IMDB'deki 8.3 ve 8.2'lik puanlari, esten dosttan aldigim duyumlar ve yorumlar o kadar olumluydu ki, beklentilerim cok yuksek olarak gittim. Life of Pi'den daha cok keyif aldigimi soyleyebilirim. Gorseller, Pi karakteri ve Pasifik Okyanusu'ndaki inanilmaz (ama aslinda gayet olasi) yasam mucadelesi oldukca etkileyiciydi. Filmin hemen her sahnesini heyecan dorukta izledim. Karakterin yillar sonraki halinin de Montreal'de yasiyor olmasi ve Old Port'taki yuruyus kalbimi caldi. Cok etkileyici bir hikaye; yazarin kurgu becerisine hayran kaldim. 


Silver Linings Playbook ise, komedi beklentisiyle gitmis olmam dolayisiyla, beklentimden daha durgun geldi. Romantik komedilerden tanidigimiz ve genelde ortalama rollerde oynayan Bradley Cooper, bu filmdeki bipolar karakterini bana gore ustun basariyla canlandirmis. 'Excelsior' ve 'finding a silver lining' dusunceleri, bence herkesin hayatinda yeri olmasi gereken onemli seyler. Hunger Games'den tanidigimiz Jennifer Lawrence da oldukca basarili ve kesinlikle daha cok gormek istedigim bir oyuncu. Film zaman zaman biraz agir, ama olumlu noktalara tutunma dusuncesi, herseye ragmen kurulan guclu iletisim ve mutlu son benim kalbimi caldi. Yalnizca Amerikan filmlerine ozgu olan iki karakterin ilginc tanismalari, enteresan bir arguman uzerine baslayan iletisimleri ve normal hayatta hic gormeyecegimiz dinamikler ve sohbetleri izlemek sanirim hosuma gidiyor. 

Neticede cok guzel ve uzundur beklenen bol dinlenmeli bir haftasonu oldu. Bir kadeh sarap ve tarcinli kurabiye kokulu mumumla Pazar aksamini keyif ve huzur icinde kapatabilirim.

January 2, 2013

EVDE BAKIM ÜZERİNE

  No comments    
categories: 
Oyle cok bakimli, suslu birisi hic olmamakla birlikte, cilt sagligina oldukca onem verip, sik sik konuyla ilgili kaynaklar okur, kendimce de bir takim uygulamalar yapmaya dikkat ederim. 
Son zamanlardaki kesiflerimden bir tanesi gul suyu oldu. Pek cok kisiden, tonik yerine gul suyu kullandiklarina ve cook memnun olduklarina dair yorumlar alirdim, fakat hic denememistim gectigimiz haftaya kadar (belki de gulsuyu kokusu biraz antipatik geldigindi, emin degilim). Niye bugune kadar beklemisim bilmiyorum! Gercekten muthis birsey, kutusunda yazdigi gibi 'ferahlatici'ligini aninda hissediyorsunuz ve tonikten cok daha temizmis hissi birakiyor. Gayet de hafif ve guzel kokuyor, beni yaniltti ve buradan da kalbimi caldi. Nivea gibi orta sinif guzellik urunlerinin fiyatina bile kiyasladigimizda, ucte biri fiyatina satiliyor olmasi da cabasi. Ben yeni tonigimi buldum anlayacaginiz. 
Sirada, bugun itibariyle ilk denemesini yaptigim sac bakim kurum var. Kalin telli, gur ve kivircik bir sac yapisindan incecik telli ve duz sac yapisina gecis yaptigimdan beri saclarima daha iyi bakma ihtiyacina kapildim sanirim. Bu sebepledir ki, onceden saclarima yaptigim nankorlugun uzerine su anda sac bakimlari yapmak cok zoruma gidiyor. Gelin gorun ki, saclar ne kadar saglikli olsa da, fazladan alaka gostermek can yakmaz. Bolca protein, besleyici yaglar ve nemlendirici malzemelerin hepsinin bir arada uygulandigi, 1 yumurta, 4-5 yemek kasigi zeytinyagi ve 2 cay kasigi baldan olusan karisim cok basarili olmaya aday benim gozumde. Her hafta bir kez yapmayi ve gozlemlemeyi kafama koydum. 4 hafta sonunda degisiklik gorecegimi umuyorum. O zaman yeniden bildirecegim. 

Son olaraksa, yine sac bakimiyla ilgili kulaga inanilmaz sacma gelen ama tecrubeyle sabit olarak (kendim denedim) sonuclari gorulmus bir yonteme kisaca degineyim. Saclarim dokuldukce sikayet etmem sebebiyle, annem bir gun bir yerde bu bilgiye denk geliyor ve bana soyluyor. Olay su: Sampuaninizin sisesine, 4-5 adet dogum kontrol hapini eziyor ve atiyorsunuz. Bir guzel karistirdiktan sonra, saclarinizi normal yikiyorsunuz. Bunun en dogru yontemi nedir bilemem, ama ben haftada 2 defadan fazla bu sampuanla yikamadim (yikarken de kafami egip yikadim, n'olur n'olmaz diyerek :D). Birkac ay boyle kullandiktan sonra, hicbir etkisi olacagini dusunmesem de, dunya kadar yeni sacim cikti ve hayrete dustum. Bunun bilimsel aciklamasi muhakkak yapilabilir, ama ben kendimce su kadar soylemekle yetinebilirim: dogum kontrol hapinin icindeki hormon takviyeleri, saclarin cikmasini tetikliyor gibi gorunuyor.