June 26, 2012

SALI LİSTESİ

  No comments    
categories: 
The Instaglasses camera lens would be embedded in the frame (Image: Markus Gerke)
                
1. A sınıfı değilse, buzdolaplarımızı çöpe atıyor(muş)uz!

2. Evlerdeki çöplere "ikili toplama sistemi" ile geri dönüşüm uygulaması geliyor.

3. Dünyanın ilk sıfır-karbon, sıfır-atık şehri, Masdar, Abu Dhabi - 2020'ye hazır olacakmış!

4. Instagramdan ilhamla üretilen kameralı gözlükler süper!

5. Instagram fotoğraflarımızı poster, kart, sticker veya magnet olarak bastırıp evimize teslim alabiliriz!

                    The Bed Fan incorporates two fans within its base

6. Yaz mevsiminde hem üzerini örtmek isteyen, hem de uyurken terlemek istemeyenler için yatak kliması varmış! (Kardeşime hediye olarak not ediyorum:))

7. Artık dilediğimiz gibi beyaz ekmek de yiyemeyeceğiz, 1 Temmuz'dan itibaren ekmekler değişiyor!

                    9-de-julio-avenue-11
8. Buenos Aires'de, 110 metre genişliğinde, 9 şeritlik dünyanın en büyük yolu varmış! (Otopark gibi görünüyor)

9. Hafızası dolmayan USB bellekler satışa sunulmuş!

                    

10. Japonya'da, enerji tüketimini azaltmak için yaratıcı olunması gerektiğine dikkat çekmek için, nane kokulu ve serin tutan sütyen üretilmiş!

June 21, 2012

GEZDİM GÖRDÜM: HATAY (2)

  No comments    
categories: ,

Turistik degerlendirmeyi yaptiktan sonra, sira geldi asil gozleri bayram ettirecek, Hatay'a acil bir tur yapmaya tesvik edecek yaziya.

Hatay deyince ilk akla kunefe geliyor, bu bir gercek. Fakat kunefenin disinda daha ne lezzetler var; gidip gormek, tatmak lazim!

Ilk sabah, otelimiz calisanlarinin tavsiyesiyle, Antakya merkezde, otele de cok yakin olan Leban Restoran'a gittik. Cok katli, her katinin farkli bir havasi olan, en ust kati ise acik havada ve bitisigindeki kilisenin avlusuna bakan guzel bir ortam. Kahvaltiya geldik deyince, 10 dakika icinde masamizi muthis bir serpme kahvaltiyla donattilar. Biberli kekikli zeytinler, yoresel peynirler, katikli ekmek, biberli ekmek, Hatay'a ozgu birsey olan tuzlu suzme yogurt, mis gibi tereyagi ve sicacik ekmekler. Anlasildigi uzere, Hatay gezimiz muthis bir kahvaltiyla ve bolca enerjiyle basladi.


{tuzda yogurt}

Kunefe konusunda gitmeden once yaptigim arastirmalarda, Antakya meydanda 'Kunefeciler Carsisi' oldugunu ogrenmistim. Bununla beraber, kunefenin iki farkli sekilde yapildigini da okumustum. En cok methini duydugum Cinaralti Kunefecisi, komur atesinde ve bakir tepside pisiriyor ve bunu ilk yapan kunefeci oldugunu soyluyor. Cinaralti disinda, Kral, Ferah gibi baska kunefecileri de duymustum. Ilk gun Cinaralti'nda, ikinci gunse Ferah'ta denedik. Cinaralti acik ara farkla kunefe savasini kazandi! Bolca fistikli, citir citir ve yaninda verdikleri dondurmayla muthisti. Ferah'in kunefesi ise, kadayiflar ince ince kiyilarak yapilmisti ve kizarmis helva kivamini andiriyordu. Dondurmasi da cok basarisizdi. Cinaralti: 1, Ferah: 0.

{Cinaralti'nin buyuk cinari}

{Cinaralti'nin super kunefesi}

{Ferah'in kunefesi}


Gitmeden once, yememiz gerektigini ogrendigimiz bir baska sey de soslu donerdi. Bol acili bir sos ve maydanozla yapiliyor ve yufkasi harika. Yaninda da koca bir tabak taze nane ve maydanoz ile servis ediliyor (Hatay'da, her turlu kebap/doner turu yemek, bolca yesillik ile servis ediliyor. Tecrubelerimiz dogrultusunda soyleyebilirim ki, kebap yesillikle yenmeli. Hem mideye oturmuyor, hem sindirimi kolaylastiriyor. Taze yesillik gibisi var mi zaten!?).


{Tavsiye uzerine biz Abdo'da yedik}
{Sicacik katikli ekmek} 
{Yesilligimiz onden}
{leziz mezeler}
{Harbiye'nin meshur tavugu - gercekten sahaneydi}
{Can'in tavuk + salata + yufka lokmasi}

Fotograflara bakinca benim bile yeniden icim gitti. Gidin, gorun, taniyin ve bolca tadin! Hatay'i cok seveceksiniz, simdiden afiyet olsun!

June 20, 2012

Gezdim Gordum: Hatay (1)

  No comments    
categories: ,
{Antakya'nın ortasından geçen, şehri ikiye bölen Asi Nehri.
Efsaneye göre, Hz. Musa Kızıl Denizi ikiye böldüğünde, yönü değişip ters akmaya başlayan nehirdir. Lübnan'dan Samandağ'dan Akdeniz'e dökülen, dünyanın ters yöne akan tek nehridir. Adı da ters yöne aktığı için Asi nehridir. }

Hatay macerasını tamamlamış, yeniden gerçek hayata dönmüş bulunuyorum!
Dolu dolu geçmesi sebebiyle upuzun gelen, İstanbul'un yogunlugu ve rutinimizden iki tam gün boyunca bizi uzaklaştıran süper bir seyahat oldu.

Hatay'ı, yemeklerini ve insanını çok sevdik. Halkı o kadar iyi, içten ve yardımsever ki, inanmak biraz güç geliyor başta. Her an sokakta biriyle muhabbete başlayabilir, hatta arkadaş bile olabilirsiniz kısa sürede. Su almaya girdiğim büfedeki amcayla karşılıklı karpuz çekirdeği çitlemeye başlamam buna örnek gösterilebilir!

Öncelikle, şehirde çok fazla tarihi yer var gezilecek. Birçoğu, hiç duymadığımız-bilmediğimiz yerlerdi ve hayran kaldık. 2 gün içerisinde, Hatay'ın merkezi olan Antakya'yı, Samandağ ve Harbiye'yi keşfettik. Samandağ ve Harbiye'ye gidiş toplu taşımayla biraz uzak ve o sıcakta, oldukça zahmetli. Otelimizin tur hizmetinden faydalanıp, rehberimiz olan Eser'le beraber şehri gezdik, öğrendik. Turumuz sırasında (St-Pierre Kilisesi'ninde), bize, sesli bir tarih kitabı edasıyla bildiği herşeyi paylaşan Yusuf'un da hakkını yememek lazım!

Bu iki gün boyunca dünyanın yemeğini yemiş olmamıza rağmen, 43 derece sıcakta haddinden fazla fiziksel aktivite yaptık, bu da bir nokta. Buradan çıkarılacak birinci mesaj: gidince çok yiyeceksiniz, kiloyu takmamaya çalışın :) İkinci mesaj ise: Çok fazla yürüyecek, hatta zaman zaman tırmanışlar yapacaksınız, ona göre rahat ayakkabılar ve eğer yazın gidiyorsanız çok hafif giysiler giyin!
Normalde havası bu kadar sıcak değilmiş Hatay'ın, şansımızdan son dört gündür devam eden anormal sıcaklar vardı; neredeyse nefes almak bile güçtü, öyle diyebilirim.

Gezilecek yerleri şöyle özetleyebilirim: Mozaik Müzesi (Antakya), Künefeciler çarşısı (gerçi burayı gezmiyor, doğrudan bir yere oturup künefeye yumuluyorsunuz), St-Pierre Kilisesi (Hrıstiyanlığın en eski kiliselerinden), Cam Evi (Antakya), Musa Ağacı (Samandağ), Harbiye'deki şelaleler, Titus Tüneli ve Kaya Mezarlıkları (tünel gerçekten çok etkileyici)

Almadan dönmeyin: 
          1) Hatay'ın ipek şal/fularları çok meşhur ve güzel, mutlaka bakmanızı öneririm!
              Ben hediyelerle beraber 5 tane aldım! :)
          2) Defne sabunları
          3) Nar ekşisi
          4) Biber salçası

Not: Bu post'ta yalnızca turistik bilgileri veriyorum, lezzet ve mekan değerlendirmeleri bir sonrakine!

{Poseidon'un mozağinden bir parça. Mozaiklerin çoğunun bir kısmı eksik..} 
{Antakya Protestan Kilisesi}
{Antakya merkeze, nehrin öteki yanından bakış.}
{ :) }

{Dağın içerisine oyulmuş St-Pierre Kilisesi, Hrıstiyanlığın, mezheplere ayrılmadan önceki ilk kilisesi olarak biliniyor. Şehre yüksek bir noktadan bakıyor, manzarası  oldukça etkileyici. Önceden, içi tamamen mozaiklerle kaplıymış, fakat hemen hepsi çalınmış, geriye kalanlar çok az. Kiliseden dağın içine doğru ve arkasına açılan pek çok tünel kazılmış. Hrıstiyanlar Romalı'lardan kaçmak için bu tünelleri kullanırlarmış. Her yıl 29 Haziran'da kilisede tören düzenleniyor ve Hrıstiyanlar "Hac" görevlerini yerine getirmiş oluyorlar.}

{St-Pierre Kilisesi'nin olduğu Habib-i Neccar (Sevgili Marangoz anlamına geliyor) Dağı'nın yamacına oyulmuş Meryem Ana Heykeli. Heykel hakkında çeşitli efsaneler varmış. Birine göre (Yusuf anlattı), Antiochus zamanında şehirde veba salgını vardır ve bu salgını yok etmek konusunda bir kahine danışılmış, onun tavsiyesi üzerine tüm şehri izleyecek bir noktaya, dağın içine bu portre oyulmuş ve üzerine ölümü engelleyecek sözler yazılmıştır. Bu heykel henüz yapılma aşamasındayken veba salgını durduğu içinse, portreler tamamlanmadan bırakılmıştır.}

{Kilse ve heykelin hikayesini bizimle paylaşan Yusuf :)}

{Samandağ}
{30 yıl önce "anıt ağaç" olarak seçilen 3 bin yıllık, devasal bir ağaç: Hazreti Musa Ağacı.
Ağacın öyküsü şöyle: Hz. Hızır ve Hz. Musa denizden çıkarlar ve birlikte Hıdırbey Köyü'ne gelirler. Hz. Musa asasını su kenarına koyar ve su içer. Daha sonra yoluna devam ederek kendi adı ile bilenen Musa Dağı'na çıkar. Döndüğünde asasının yeşerdiğini görür. O yeşeren ağacın bu ağaç olduğu söylenir.}
{Musa ağacının içinde, tur rehberimiz sevgili Eser!}
{Musa ağacının çevresinde, gözleme, katıklı-biberli ekmek yemek için oturabileceğiniz yerler.}
{Titus Tüneli - tamamı insanlar tarafından oyulmuş, müthiş bir tünel. Hollywood filmlerinde (Lord of The Rings gibi) heybetli ve korkutucu tünellerde sahneler var ya, aynen öyle etkileyici bir yer. Sonuna kadar gidemedik malesef, çünkü hem çok karanlıktı, hem de çok ince bir yerden güç bela dengede durarak ilerlemek gerekiyordu. Risk almayıp bir noktadan sonra geri döndük, fakat epey ilerlediğimizi ve çok keyifli bir macera olduğunu söyleyebilirim.}

{Titus Tüneli}
{Tünelin içindeki su kaynağı}
{Kaya mezarlıkları - Tüm mezarların içindekiler ve kapakları çalınmış, geriye sadece oyuklar kalmış. Yeniden, tarihi eser ve kalıntılara ne kadar sahip çıktığımızı (çıkamadığımızı) görüyoruz malesef..}
{Kaya mezarlıkları}
{Titus Tüneli'nin arka tarafına doğru, Çevlik Sahili. Türkiye'nin en uzun sahiliymiş.}
{Nem ve sıcak havadan şehri kaplayan sis!}
{Harbiye'de şelaler. Her yerden şelalelin başka bir ayağı akıyor. Yukarıdan aşağıya doğru merdivenlerle iniliyor ve her indiğiniz seviyede başka bir kafe/restoran mevcut. Biz Pazar günü gittiğimiz için epey kalabalıktı.}
{Harbiye - şelalenin içinde yemek-içki keyfi}


June 14, 2012

SCHWINN BİSİKLET İSTİYORUM!

  1 comment    
categories: 


Bugun kesfedip takibe aldigim www.fashiononboard.net, birinci yasini doldurmasi sebebiyle muthis bir cekilis yapiyor ve Chakra Bicycle Boutique'den istediginiz renkte bir Schwinn bisiklet hediye ediyor! Sanirim benim favorim pembe, sari ve turkuaz renkleri.

Cekilise katilmak isteyenleri soyle alabiliriz.




Kunefenin Iyisi!

  1 comment    
categories: , ,

Geçenlerde, Pegasus'un bir kampanyasına denk gelip, dört kişi "hadi alalım" diye harekete geçerek Hatay'a bilet almıştık 16-17 Haziran için. Vee, bu haftasonu gidiyoruz!
Hatay Cumartesi 43, Pazar 42 derece olacakmış. Pazar günü biraz serinleriz heralde!
Hava durumundan biraz paniklemiş olsam da, künefeye duyduğum aşkla sakinleşiyorum. Döndüğümde kendi çektiğim (ve yediğim!) künefe ve kebap fotoğraflarımı paylaşıyor olmayı umuyorum!

Tavsiyeleriniz varsa, not etmekten memnun olurum!

June 13, 2012

ALTIN KELEBEK

  No comments    
categories: 
Geceye damgasını vuran dekolte!


Pazartesi akşamı denk gelip, nedir ne değildir görmek adına kanepeye yayılıp izlediğim 39. Altın Kelebek ödül töreni yalnızca bana mı çok başarısız ve plansız geldi, merak ediyorum. Ödül sahiplerinin zaten konuşma yetisi yok, onu önceki törenlerden ve basına verdikleri başka demeçlerden de biliyoruz; fakat asıl şovu götürmesi gereken kişilerin, yani sunucuların performansı inanılmaz başarısızdı. Çok yanlış seçim olmuş. 

Fotoğraftaki üçlü, çok iyi komedi oyuncuları olabilir, ama bu, sunuculuk görevini, sunuculuk eğitimi almış başarılı kişilerden daha güzel yapacaklarına anlamına maalesef gelmiyor. Hiç mi pratik yapılmamış, kimse mi bu rolün onlara oturmadığını görmemiş, anlamadım. Çok iğreti ve başarısızlardı ne yazık ki ve izleyicilere tuhaf boşluklar ve sessizlikler yarattılar. 

İrem Sak'ın, sahneye çağrılan her kişinin anonsundan sonra pür monotonlukla "alkışlarınızla" tepkisi, ödül verildikten sonra elli kere "tebrik ederiz"ler, mimiksiz yüz ifadeleri ve tören boyunca akıcılıktan eser olmaması üzücüydü. Dizide bu kadar beğendiğim bir oyuncunun da sunuculukta bu kadar kötü olmasına şaşırdım. Demek ki neymiş? Birisi komediyi iyi yapıyorsa, komediyi iyi yapıyordur. Herşeyi değil.

Gece boyunca doğru düzgün ve içten bulduğum yalnızca iki kişi vardı: Meryem Uzerli ve Gupse Özay. Tek yaptıkları, doğal ve samimi olmaktı. Çok zor olmamalı diye düşünüyorum, diğerleri de örnek alabilir! :)

June 12, 2012

IPHONE GÜNLÜKLERİ

  2 comments    
categories: ,

{Kürek yarışlarımızdan önceki son antremanımız}
{Dragonboat Festivali, takım fotoğrafımız}
Önce Dragonboat yarışları, sonra da Kanada'ya gitmek için gün sayar ve heyecandan yerimde duramazken, göz açıp kapayıncaya kadar geçmiş gibi gelen kısa bir sürede her ikisi de bitti. Yeniden İstanbul'a ve işe dönmüş bulundum. En kısa sürede şu anda vücudumu kırıp döken hastalığı atlatıp, yeni heyecanlara atılmanın peşindeyim! İstanbul'da olmak çok güzel ve yaz mevsimi çok güzel! Gerçi bu kadar hızlı bir mevsim geçişine ve anormal ısınmaya anlam veremesem de, dışarıdaki kavurucu hava, yaz mevsiminin resmen teşrif ettiğinin kanıtıdır!


{Okulumu ziyaret}





{Eggs Ben-et-Dictine, Chez Cora, Ave. Parc, Montreal}
{Paradise sushi roll, Mikado, St. Denis, Montreal : tek kelimeyle, MUHTEŞEM!}
{Cirque Du Soleil, Amaluna, Old Port, Montreal}



{Parc Jean-Drapeau, Montreal.
Bundan böyle, benim için alerji adası olarak da hafızalara yazıldı.}

{Cinq fromages pizza, Amelios, Montreal.
Bir Montreal klasiği olarak bilinir, yenilmeden dönülmez.}